Site Haritası

Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN’dan Altın Sözler

Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN’dan Altın Sözler

Hocamız buyurmuşlardı: ‘‘İslam, bizim zamanımıza ve arzularımıza uymaya mecbur değildir. Herkes ve her şey İslam’ın adalet ve saadet prensiplerine uymakla mükelleftir. Çünkü İslam; değişen ve gelişen bütün zaman ve mekânların ve her türlü ihtiyaç ve sorunların İlahi reçetesi ve kurtuluş çaresidir.’‘

‘‘Trabzon’un Fethi ve Pontus’un devrilmesi sırasında, çok zahmetli dağ geçitlerini aşma esnasında; Uzun Hasan’ın annesi Sara Hatun’un: ‘‘Ey oğul! Onca mülkün sana yetmez mi? Bir Trabzon için bunca meşakkate değer mi?’‘ sözlerine karşılık Sultan Fatih’in cevabı: ‘‘Ben bütün bu zahmet ve mihnetlere, yeni bir ülke daha fethetmek, mülkümü genişletmek ve kahramanlık göstermek için değil; Allah’ın adalet hükümleri buralarda da uygulansın, buradaki insanlar da gerçek huzur ve hürriyetle tanışsın ve böylece benim kulluk görevimde bir eksiklik kalmasın ve bunların hesabı benden sorulmasın diye katlanıyorum!..’‘

‘‘Şimdi maalesef bütün İslam Alemi ve özellikle Türkiye’miz, üstü açık umumi bir Siyonist sömürü ve sindirme hapishanesine çevrilmiştir. Ve ülkemiz, bir nevi esir kampı görünümündedir. Bu nedenle farklı din ve düşünceden bütün insanlarımızın, gerçek bir huzur ve hürriyete, refaha ve saadete ulaşması için, ilmi ve insani ölçüler içerisinde her türlü cehdü gayreti göstermek, İslamiyet’imizin ve insaniyetimizin bir gereğidir.’‘

‘‘Tasavvuf: tarihimiz boyunca İslam’ın, usta-çırak metoduyla örnek alarak, yaparak ve yaşayarak öğrenildiği bir talim ve terbiye mektebi olarak hizmet vermiştir. Nefisle mücadelenin ve kötü düşüncelere karşı direnmenin manevi kışlası hükmündedir.’‘

“Kur’an’ın, Beytullah’ın damına veya bir dağın başına, hazır bir kitap şeklinde gönderilmeyip, onu bizzat tarif, tatbik ve talim etmek üzere Hz. Peygamber Aleyhisselama indirilmesi de, bu hikmetledir.’‘

‘‘Müslümanın ve sorumluluk sahibi inançlı bir insanın vazifesi: ‘‘Şu farzdır, şu haramdır. Şunlar günahtır, şunlar sevaptır!..’‘ diye konuşmak ve edebiyat yapmak değildir… Asıl görevimiz: İyilikleri yürütecek, kötülükleri önleyecek bir adalet düzenini kurup yerleştirmektir. Yani Cenab-ı Hak bize: ‘‘Faiz haramdır, alan da veren de günahkârdır’‘ diye konuşmamızı değil, faiz sistemini değiştirmemizi emretmektedir.’‘

Bakınız, ‘‘Faiz, haramdır, günahtır’‘ şeklinde papağan gibi milyonlarca kere tekrarlanan sözler, vaazlar, nasihatler, faiz oranını ve tahribatını artırmaktan başka bir netice vermemiştir. Halbuki, ‘‘Faiz kaldırılmıştır’‘ kararnamesinin mürekkebi 1 mg. bile tutacak değildir… Ancak bunun gerçekleşebilmesi için ilmi, siyasi ve disiplinli, ciddi bir gayret gerekmektedir. İşte bu nedenle, şu anda MSP’nin (ve diğer Milli Görüş partilerinin ve Milli Çözüm Ekibinin) mevcudiyeti; ülkemizde ve yeryüzünde adalet düzenini gerçekleştirmek ve hasretle beklenen barış ve bereket medeniyetini ilan etmek kadar önemlidir!

‘‘MSP, sinsi Siyonist ve emperyalist güçlere karşı kurduğumuz bir siperdir. Bize ve ülkemize yönelik tehdit ve tehlikeleri savuşturmak üzere böyle bir imkândan yararlanmak, akli ve dini bir vecibedir, bir vesiledir. Ülkemize ve milletimize hizmet için her münasip fırsatı değerlendirmek görevimizdir… Dikkatle incelenirse, Bedir Harbi’nin de, müşriklerin koyduğu savaş usulleriyle yapıldığı görülecektir. Çünkü asıl olan ve amaçlanan, usul ve şekil değil; niyet ve neticedir.’‘

‘‘Siyaset bizi ilgilendirmiyor’‘ demek; ‘‘Kur’an’ın yarısı ve insanlığın sorunları bizi alakadar etmiyor’‘ demekle aynı anlama gelir. Kur’an’ın prensipleri, Müslümanların ve insanlığın problemleri, kendilerini ilgilendirmeyen kimselerin: şefkat, merhamet, huzur ve hoşgörüyle alakalı sözleri sahtedir. Böyleleri ya İslam’ı tam bilmeyen ve Kur’an’ı incelemeyen gafil ve cahil kesimlerdir. Veya bile bile gerçekleri ve kulluk görevlerini görmezlikten gelen kötü niyetli kimselerdir.’‘

‘‘Cenab-ı Hak’kın, şer cephesine ve şeytan ekibine, bizden daha çok maddi imkân ve eleman vermesi, inananlar için bir nevi rahmettir. Çünkü böylece, daha dikkatli olmamız, daha çok çalışmamız ve neticede daha büyük şeref ve sevap kazanmamız murat edilmiştir.’‘

‘‘Herhangi bir konuda, en uygunu ve en doğruyu bulmak için gayret gösterip gerçeği ve gerekeni öğrenmek, İlahi bir nimet ve inayettir. Ancak bu durumun, yani bulduğumuz doğrunun, hakkımızda hayırlı ve yararlı olup olmadığını fark etmek de, ayrı bir fazilet ve ferasettir.’‘

‘‘Biz bütün esbaba tevessül etsek ve her türlü gayreti göstersek bile, Cenab-ı Hak istediğimiz neticeyi vermeye mecbur değildir. Beş mi çok, bin mi çok? Bu akılla ve matematikle tespit edilir. Ama bazı durumlarda bizim hakkımızda beş mi hayırlı, bin mi hayırlı, işte bu ancak imanla, İslamiyet’le ve kadere teslimiyetle bilinir.’‘

‘‘Her şuurlu Müslüman kendisini: Hz. Peygamber Efendimizin Uhud’da diktiği nöbetçi yerinde görmeli, dünyalık heves ve hesaplarla görev yerini terk etmenin, nelere mal olacağını devamlı düşünmelidir.’‘

‘‘Bir Hak davaya makam ve menfaat düşüncesiyle girenlerin veya nefsi ve dünyevi hesaplarla yan çizenlerin; cehenneme atılmak için kendilerine başka günah aramaları gereksizdir.’‘

‘‘Cenab-ı Hak’kın en sevdiği insan, kendi görevlerini en iyi şekilde yerine getirmekten ve şahsi hatalarını ve noksanlarını düzeltmekten, başkalarıyla uğraşmaya vakit bulamayan mü’minlerdir.’‘

‘‘Askerlikte, malum ve makbul eğitim süreci ve hizmet kademeleriyle, terfi ederek sadece Orgeneralliğe erişilir. Ancak; Mareşal olabilmek için, mutlaka birkaç meydan muharebesini kazanmış olmak gerekir!’‘

 

“Arkadaşlar biz
vaktiyle Hanefi Mezhebi
nin en önemli fıkıh kitaplarından biri olan Mültekayı
okurken, av ve avc
ılık bahsinde şunları öğrendik. Avcı avını gördüğü zaman,
besmeleyi 
çeker ve tetiğe basar. Avı vurduğunu hissederse, köpeğine tiyo verir,
köpek gider avı yakalayıp getirir. Avcının köpeğin avı nasıl getirdiğine
bakması farzdır. Dudakları ile mi götürdü yoksa dişleri ile mi götürdü? Eğer
dudakları ile götürdü ise, onu sahibi için getirmiştir. Eğer dişledi ise, ona
salyasını akıttı, kendi nefsi için tutuvermiştir. Eğer ısırdığı için hala
ölmemişse, hemen orada besmele ile yeniden kesilir ve o zaman helaldir, sadece
o ısırdığı yer kesilir köpeğe verilir. Ama eğer ısırdığı için öldü ise, o zaman
o murdardır yenmez
’‘ dedikten sonra sözü eğitime getirdi:’‘Şimdi ben size ne
anlat
ıyorum? Bulunduğumuz ve imtihan olunduğumuz makamlar ve imkânlar
emanettir, bunlar
ı ısırarak salyamızı bunlara akıtıp murdar etmeyelim. Makamlar
emanettir, bunlar gelip ge
çicidir. Bizim sahibimiz Rabbimiz ve davamız için
kullanmamız gereken şeylerdir. Bunları ısırarak, bunlara salyamızı
karıştırarak, hem kendimizi helak ederiz, hem de peşimizden gelenleri, arkamızdakileri
helak ederiz
’‘

Prof.
Dr. Necmeddin Erbakan


Yorumlar - Yorum Yaz
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam15
Toplam Ziyaret2231